sona yaklaşırken
In Frank Herbert’s famous1965 novel Dune, he describes a planet that has undergone nearly complete desertification. Dune has been called the “first planetary ecology novel” and forecasts a dystopian world without water.
Buna mukabilen Akif Beki’nin bugünkü yazısını okuyunuz.
kümeler
Japonya’da şehirlerarası otobüs hatlarında dahi karaoke yapılabildiğini söylemiş miydim? Bu görseli beyin cimnastik aletim enolaisgay bana az önce gönderdi, anılarımı canlandırdı.
“paylaş”
ada biyocoğrafyası
Bu hava fotoğrafını Landscape, Lifescape‘de görüp izini sürdüm ve Brezilya’da tarım alanlarının ortasında küçük bir orman olduğunı öğrendim. Arka planı okunmakta zorlanılıyor, sıkıştırılmış toprak ya da kırmızı asfalt gibi görünüyor. Muhtemelen yıllar geçtikçe ufalıp (shrinkage) bu boyuta ulaşmış olan küçük ekosistem, etrafını çevreleyen tarım alanlarının baskısına maruz kalmış, işlenmiş toprakla ekosistematik bir ilişki kuramadığı için de yok olmaya yakın duruyor.
Bu süreci de aslında en iyi ekoloji üzerine çalışan MacArthur ve Wilson’un 1960’larda ortaya attıkları ada biyocoğrafyası teorisi açıklıyor. Teorideki ada benzetmesi başka bir arazi parçası üzerinde kalmış, tahrip sonucu veya doğal sebeplerle bütünden ayrı bulunan yaşam ortamları için kullanılıyor. Buna göre herhangi bir yalıtılmış topluluktaki türlerin sayısını, yeni türlerin adaya gelme oranı ve adada var olan türlerin soylarının tükenmesi arasındaki denge belirliyor. Bu yeşil dokunun içindeki canlıların yaşam alanına benzer, yakınlarda başka bir ekosistem olmadığı için tarım alanlarıyla tek taraflı bir ilişki içerisinde olduğunu söylemek mümkün; dışardan yeni tür geldikçe direncinin daha azalacağını da. Bu da giderek yok olmasını hazırlayan süreç demek.
leave a comment